Osteoporoz (kemik erimesi) kemik yapısı içinde kalsiyumun azalması ile birlikte kemiğin kırılma ihtimalini artıran bir hastalıktır.
Kemiklerimiz hem postürümüzü hem hareketimizi sağlayan temel dokumuzdur. Ayrıca vücut için yaşamsal önemi olan kalsiyum metabolizmasının da merkezidir. Kemik dokusu canlı bir dokudur. Yaşamımız boyunca kemik yapım ve yıkım döngüsü bir denge içinde seyreder. Çocukluk çağlarında gelişim hızlı iken kemik yapımı daha fazladır. İleri yaşlarda özellikle menopozdan sonra ise daha azdır.
Doğal seyrinde osteoporoz fizyolojik bir durumdur. Yaşlanma ile kaslar eski tonus ve kuvvetini kaybettiğinden, kaslar tarafından hareket ettirilen kemik dokunun da hafiflemesi gereklidir. Ancak bu doğal denge çeşitli hastalıklar ve kullanılan ilaçlar ile bozulursa osteoporoz patolojik bir hal alabilir ve kemik kırılmaları gözlenebilir.
Özellikle ileri yaşlarda kalça gibi hareketimiz için temel olan büyük eklemlerin kırılması ve buna bağlı olarak uzamış hastanede yatış süreleri istenen bir durum değildir. Çünkü, ölüm riskini artırmaktadır. Dolayısıyla her yaşa uygun kemik dokusunun sağlıklı bir şekilde korunması çok önemlidir.
Erken zamanda patolojik kemik kayıplarının ve osteoporozun gelişeceğini öngörmek için çeşitli çalışmalar yapılmış ve bazı kriterler belirlenmiştir. Bunlar; ailesindeki kadınlarda kalça kırığı gibi büyük kırıkların görülmesi, ince yapılı, zayıf olmak, menopoza girmiş olmak, kemik yıkımını artıran ilaçlar kullanmak, az hareket etmek, az kalsiyum almak, D vitamini seviyelerinin düşük olması gibi kriterleridir. Temelde kadınların sağlık problemi gibi görünse de daha az oranda erkeklerde de görülebilir.
Osteoporoz ağrılı bir rahatsızlık değildir. Ancak mikro kırıklar oluşmaya başlamışsa ağrı duyulabilir, ya da metabolik nedenlerle kas ağrıları hissedilebilir. Risk faktörleri belirlendikten sonra, direk röntgen filmlerinde kemik dokunun %30 dan fazlası kaybolmuş ise kemik dansitometre ölçümleri ve kan biyokimyası analizleri ile tanı konabilir.
Tanı konduktan sonra kişinin yaşamında bazı şeyleri düzenlemesi gerekir. Sigara içiyorsa bırakmalı, beslenmesinde kalsiyuma daha fazla yer vermeli, planlanan egzersizlerini düzenli yapmalı, ilaçlarını düzenli kullanmalıdır. Kalsiyum, D vitamini preparatlarına ek olarak bifosfonatlar anabolizan steroidler başta olmak üzere tedavide pek çok ajan bulunmaktadır. Doktorun önerdiği şekilde ve sürede bu ilaçların kullanılması önemlidir. Unutulmamalıdır ki osteoporoz önlenebilen bir durumdur.